DEĞİŞİM İSTER MİSİN?
Yaşamımın her aşamasında ‘değişim’ için çalıştım. Daha iyisini istemek çocukluğumdan başlayarak, birincil görevimdi sanki. Okulumun imkanlarının daha iyisi, bilgilerin daha iyisi, tiyatro gösterilerinin daha iyisi ya da toplumdaki her ferdin daha iyisini istiyordum.
Çocukluk dönemimde derslerin sadece kitaptan okunarak öğretilmesini eleştirirdim. Bunun için zihnimde canlandırmalar yapardım. Soğan zerreciklerinin havadaki dolaşımını anlatan öğretmene garip garip bakardım. Neden bir soğan derste kesilip de bu öğrencilere yaşatılmazdı ki? Ya da 70’li yıllarda sokakta tüküren insanlar görürdüm. O yıllarda kumaş mendiller vardı en azından. Neden ağzına gelen her neyse o şahsiyet, mendile çıkarılmazdı ki?
Sonra gazetecilik dönemim başladı. Daha iyi bir yaşam için, değişim için adım attığım yıllardı. Sesini duyurmak isteyenlerin sesi olmaya çalıştım. Değişim için çalışmalıydı. Keyifli ve değişime her an katkı koyduğumu hissettiğim yılların ardından kızım doğdu. Onun yaşamındaki rehberliğimde daha iyi olmak için çabaladım. Ailem, yakın çevrem, tanıdıklarım, doktorların hepsinin önemli fikirlerinin olduğu konuya gelmiştik ya… Bundan nasıl sıyrılacaktım? Bebeğimi hissetmek, varlığına saygı duymak, yeteneklerini keşfetmek, destekçisi olmak, yaşam yolculuğuna sağlam hazırlanmasını sağlamak vardı işin içinde…
‘İyilik mi, kötülük mü güçlü yapar insanı?’
Herkesi dinledim sonra kendimce kararlarımı vermeye çalıştım. İki filozofun tartışmaları dikkatimi çekti. Antik Yunan’da Platon, “Çocuk, iyilerin gücüyle ayakta kalır, sonraki güçlüklerle başa çıkma gücünü bulur” diyordu. Aristo ise, dünyanın kötü bir yer olduğunu bunları bilirse güçlü olabileceğini söylüyordu. İyilikler bana yakın geldi. Evet, kızıma iyilikleri öğretecektim. Daha iyiye ulaşma isteğimde kızımla ilişkimde Plato‘nun felsefesi etkili güç olacaktı.
Masal kitaplarındaki renkler çok güzeldi. Kızıma okumak istedim. Baktım, durdum, düşündüm… Pamuk Prenses ve 7 Cüceler Masalı, bana çok acımasız geldi. Belki bir gün kızımın da üvey annesi olabilirdi. Eşimle ilişkim iyi gitmeyebilirdi ya da ben bu dünyadan ayrılmak zorunda olabilirdim. Ya kızımın bir üvey annesi olursa, onu bilinçaltı ‘kötü’ diye mi, kodlayacaktı? Buna izin veremezdim. Karakterleri değiştirdim. Olay örgüsünü de… Evet, üvey anne vardı, masalda ve o kötü değildi. Pamuk Prenses’e ormanda ormancıyla gezerken elini bırakmamasını söylemişti. Ancak Pamuk Prenses, büyüğünün sözünün dinlemediği için ormanda kaybolmuştu. Sonra ‘Cadı’ evet, cadı da vardı, masalda. Kötü biriydi. Pamuk Prenses’in hiç tanımadığı ve hiç bilmediği birinin verdiği elmayı yediği için hayatı tehlikeye girmişti. Bence kızım, yaşamında güçlü kaynaklara bu yolla sahip olacaktı.
Kızım artık 20 yaşında. Geçtiğimiz günlerde bu konuyu konuştuk. O da yetiştirilme felsefesinden mutlu olduğunu söyledi. Yüzümde anlamlı bir tebessüm vardı.
‘Kariyer değişimi’
Gazetecilikten basın ve halkla ilişkiler danışmanlığına bir geçiş sağladım. Basın danışmanlığı tamamdı da halkla ilişkiler çok geniş kapsamlıydı. İşin içinde baskılı işler, törenler, organizasyonlar, protokol, tüzükler, tanıtımlar, tercih gibi pek çok farklı alan girmişti. Artık bir üniversitede çalıştığım için öğrenci kulüpleri gibi değişken ve her biri içinde çok fazla iletişim, organizasyon gerektiren grupların kurulması, motivasyon sağlanması, sürdürülebilir olması gerekiyordu. Kökten bir kariyer değişimi yaşıyordum. O değişim bana o kadar iyi gelmiş ki içinde 17 yıl kaldım. Her yıl tazelenen yeni nesiller beni çoğalttı, büyüttü, öğretti, zenginleştirdi. Daha iyiye ulaşma azmim sonunda beni ‘Öğrenci Koçluğu’ ile buluşturdu. Değişim isteğim, ne mutlu ki ruhunda ‘daha iyi’ diyen bir sisteme getirdi beni. İyiye ya da daha iyiye ulaşma isteğini taşıyanlar, ‘Yeni Emel’e hoş geldiniz!
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!